4 Nisan 2016 Pazartesi

“TÜRK RÖNESANSI”NI SON VİRAJDA ENGELLEMEK VE 2023 VİZYONU Yeni Söz Gazatesi 3 Nisan 2016

Mustafa Çevik

“TÜRK RÖNESANSI”NI SON VİRAJDA ENGELLEMEK VE 2023 VİZYONU

Mustafa Çevik
Rönesans bilindiği gibi, “yeniden diriliş” veya “yeniden doğuş” anlamlarına gelen Latince re-nasci kelimesinden gelir.
Yeniden” bir doğuş veya dirilişten söz edildiğine göre bir “ilk doğuş” veya “ilk diriliş” söz konusudur.
Nedir ilk doğuş? Onu yanıtlamaya çalışalım.
Bilindiği gibi Rönesans düşüncesi 15 ve 16. yüz yılllarda Ortaçağ'ı karanlığa sürükleyen Katolik din anlayışına karşı çıkış ile başlar.
Bilim, sanat, edebiyat, hukuk, ahlak ve siyaset yani yaşamın her alanını sözde “Tanrı” merkezli bir yaklaşım ile temellendiren Katolik Hıristiyan anlayışına bir başkaldırıdır Rönesans.
Dinin yaşamın her alanını egemenlik altına almak için kullanıldığı Ortaçağ'atopyekün bir karşı çıkış vardır burada.
Rönesans'ın sanat ve bilim öncüleri bu sahte “Tanrı Merkezli” hayat anlayışına karşı çıktılar. Hayatı yeniden kurmak gerekir. Tıpkı Avrupa'nın “asli kültürü” olan İlk Çağ Yunan medeniyetindeki gibi.
Bu Hıristiyanlık öncesi bir dönem olduğu için dinden bağımsız, insan ürünü ve seküler bir kültür olduğuna inanıldı.
Yani dinden ve “Tanrı” düşüncesinden bağımsız bir şekilde insanın kendisinin yaşamını kurguladığı bu dönemin referans alınması gerekirdi.
İşte “ilk doğuş” olan bu dönemin yeniden doğmasına veya yeniden canlandırılmasına “Rönesans” denildi.
İkinci doğuş” ile insan yeniden keşfedilecektir. Bunun için yeniden bir “doğa” tanımı özellikle de “insan doğası” tanımı yapılması gerekiyordu.
Dine bağlı hukuk değil insan merkezli bir doğal hukuk, bir doğal din, bir doğal ahlak ve epistemoloji inşa edilecekti.
“Aydınlanma” denilen bu yeni anlayışın kutsalı artık Tanrı ve “Kitab-ı Mukaddes” değil “akıl” ve “bilim”dir.
Artık dünya seküler olarak algılanacaktı. Devlet yönetiminde dinin verilerine ve normlarına başvurulmaması gerekir artık.
Kısmen ateist ama büyük oranda “Deizm” düşüncesine bağlı idi bu dönemin düşünürleri. Deizm bilindiği gibi bir tanrı'nın varlığını inkar değil Tanrı'nın evreni yarattığı ama müdahale etmediğine inanmaktır.
Bunun anlamı şudur: Tanrı varsa bile din göndermemiştir. Bütün dinler birilerinin uydurduğu düzenlerden başka bir şey değildi. 
Böyle olunca Katolik inancı mensuplarının üzerinden din ve Tanrı düşüncesinin insan hayatından atılmış oluyordu.
Hz. İsa'nın doğuşu ile 16.  Yüzyıl arasındaki dönem Avrupa'nın bir tür “redd-i miras” yoluyla terk edilmesi gerekirdi.
Yüzünü İlk Çağ'a döndürmesi yeterliydi “aydınlanmak” için. Asıl Avrupa kültürü ve medeniyetinin kaynağı orasıydı. Hıristiyanlık bir “leke” idi ve giderilmesi gerekiyordu.
Peki Türkiye'de nasıl bir Rönesans oldu? Türkiye'de de bir “karanlık çağ” ve bir “yeniden doğuş” için başvurulması gerekin “ilk dönem” var mıydı?
Cumhuriyet ile başlayan ve “Türk Rönesansı” diyebileceğimiz bu girişimi önümüzdeki yazıda ele alacağız.
(*) Prof. Dr. Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi, Öğretim Üyesi
@mustafacevikMC

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Taammüden Satanizm

   Şeytanın varlığı yanılgıyla başladı. Şeytanlığı da yanılgısında ısrar etmesindedir. Bilerek taammüden ve bilinçli bir şekilde hatada ısra...