17 Haziran 2016 Cuma

Hayat mükemmel olsa hayal olmazdı Milat 17.06.2016

Einstein “Hayâl kurmak bilgiden önemlidir” der.
Bilim tarihinde yer alan her türlü keşf ve icat bir hayalin ürünüdür.
Gerçek dünyada görülen eksiklikler veya ihtiyaçlar “böyle de olabilir mi?” diye hayal kuranlar tarafından giderilmek istenince bilimsel ve teknoljik yenilikler ortaya çıkmıştır.
Her hayal biraz ütopiktir başlangıçta. Yani her hayal gerçek dünyadan ayrı bazen de aykırıdır.
Sürekli olarak “bir eksiği gidermek” için kurulan hayal yaşamın eksikliğinden kaynaklanır.
Hayat eksiksiz olsaydı hayal kurma gereği duymazdık.
Hayatı yaratan onu bilerek eksik mi bıraktı? Yoksa eksiklik yok ama bize mi öyle geliyor?
Ateistler dünyadaki “kötülükleri” Allah'ı inkar için gerekçe göstermişler. Yani madem ki Allah var neden bunca kötülük var?
Buna yanıt olarak eksiklik doğa için kaçınılmaz denmiştir. Çükü eksiksizlik hali “mükemmel” demektir.
Mükemmel vasfı Allah için ancak düşünülebilecek bir şeydir.
O yüzden hayat eksiktir. Eksikliği içimizde ve çevremizde hissederiz.
Dünyadaki, bedenimizdeki ve içimizdeki eksiklik bizi Mükemmel'e doğru yolculuk yapmaya iter.
Yani hayal sanıldığı gibi sadece eğlence amaçlı değildir.
Hayal bulunduğumuz ve atıldığımız veya makhûm edildiğimiz yaşamdan ve dünyadan bir tür kaçıştır.
Bazen geçmişin ve yaşanan anın verdiği sıkıntılardan kaçmak için “geçmişi unutup gelecekteki güzel gülerin hayalini kurmaktır.”
Bazen sürekli arıza veren veya ihtiyaca yetmeyen teknik cihazı geliştirme girişidir.
Bazen daha iyi bir toplum ve yönetim tasarımıdır hayal.
Bazen bir felsefe veya matematik sorusunu çözme girişimidir hayal.
İyi ki hayal kurabiliyoruz. Denilebilir ki hayal kurabildiğimiz için yaşamaktan zevk alıyoruz.
Hayal kurma becerimiz ve umudumuz olmasaydı hayat dururdu.
**
Unutmak Güzeldir Aslında
Nietzsche tarih üzerine konuşurken şöyle der: Hayvanlara özenilecek bir şey var ise eğer o da unutabilmektir.
Hayvan gerçekten unutur mu unutmaz mı ayrı bir mesele.
İnsanoğlu hayvanlar hakkında çok rahat konuşur. Hayvanlar düşünmez, onlar sevmez, onlar üzülmez vs. Nasılsa hayvanların kendini savunma hakları yoktur. Rahatlıkla konuşabiliyoruz.
Her neyse Nietzsche'ye göre hayvan unutabildiği için mutludur. Ama insan unutmadığı veya unutamadığı için geçmişin verdiği acıyla kahrolur.
O nedenle ona göre tarihe tutkuyla bağlı olanlar genelde başka milletlere, kendi geçmişine takılı kalanlar da geçmişte hayatında yer alanlara karşı öfkelidir, kin doludur.
Her ikisi de yani ister birey ister toplum olarak geçmişe ve tarihe takıntı düzeyinde bağlılık ister sempati ile olsun ister antipatiyle olsun bu bağlılık kişiyi mutsuz eder.
Geçmişe dair takıntılı kişiliklerin birçok patolojik ruh haliyle çeşitli ruhsal sıkıntılar yaşaması muhtemeldir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Taammüden Satanizm

   Şeytanın varlığı yanılgıyla başladı. Şeytanlığı da yanılgısında ısrar etmesindedir. Bilerek taammüden ve bilinçli bir şekilde hatada ısra...