30 Haziran 2016 Perşembe

GÜVERCİN MUTLULUĞU Mustafa Çevik Milat 03.06.2016

GÜVERCİN MUTLULUĞU

Mustafa Çevik 03.06.2016


Güvercini bilirsiniz. Narin bir kuştur. Ürkektir. Masumdur.
Yakından bakınca bunları görürsünüz çehresinde.
Güvercini yemini yerken izlemişsinizdir. Önündeki buğday tanelerini tek tek alabilir ancak.
Ve her bir taneden sonra etrafını gözler ikincisini almak için.
Bir saniyelik gafletin yaratacağı riski önceden hesaplar. Sürekli etrafından bir saldırının gelme olasılığını ve kaygı halini içinde taşıdığı için aldığı buğday tanesi de kursağında kalır.
Oysa güvercini huzursuz kılan duyduğu kaygıdır.
 Güvercin yakaladığı anlık mutluluk gerekçesini taşıdığı kaygı nedeniyle zehire çevirir.
**
İnsan da çoğunlukla böyledir. İki dakika gülsek “kesin ağlayacağız” diye kendimize korku yükleriz.
Mutluluğun zirvesinde iki insan ya gelecekten ya geçmişten çağırdığı bir düşünceyle anını zehir eder. “Ya biterse,” diye.
Elbette yakaladığımız mutlu anların sonsuz olmasını isteriz. Ama sürekli yaşanan aynı duygunun mutlu edici gücü kalmaz ki.
Onun için. Geçmişten gelen bir düşüncenin zihninizde yer almasını engelleyin. Onun size söyleyeceği yeni bir şey yoktur.
Gelecekten gelen bir kaygı veya korkunun da zihninizde yer almasına izin vermeyin. Söyleyeceği hiçbir şeyin garantisi yoktur. İster olumlu ister olumsuz.
Yaşam anlıktır. Ne dünün geleceği var ne de yarının garantisi. Anın mutluluğunu ve kahkahasını “ya sürekli olmaz ise” deyip tahrip ederiz. Peki hangi şey sürekli ki?
Veya sürekli olan neyin anlamı vardır ki?
**
Mutluluğun da Mutsuzluğun da Kaynağı Kendi Zihnimizdir
İnsanın en büyük gafleti mutluluğu ve huzuru “sahip olmakta” aramasıdır. Oysa sahip olmak mutsuzluğun esas kaynağıdır.
Sahip olduğun her şey seni biraz yönetir.
İster çocuk sahibi ol, ister ev sahibi ol, ister bilgi sahibi ol.
Sahip olduğun şey seni yönetir, yönlendirir, kaygılandırır ve mutsuz eder.
Eşyalarla (masiva) ile ilişkimiz ve sahiplik bir “bağlılığa” dönüşünce mutsuzluk ve “kaygı” durumu hazır demektir.
Sahip olduğunuz şeyi “elinin tersiyle” itecek kadar olgun iseniz size kimsenin gücü yetmez. Sizi kimse tutsak edemez.
Ama sahip olduğunuz şeye “tapacak” kadar bir bağlılık içindeyseniz özgürlüğümüzü yitirmişiniz demektir.
Geleceğin korkusu kaybetme korkusudur. Sahip olduğunuz şeyleri kaybetmekten korkunca garantilemiş olmuyorsunuz. Eğer öyle olsaydı korkaklar çok uzun yaşardı. Oysa gelecek korkusu ölümü engellemez hayattan tat almayı engellediği için sizi her gün öldürür. Yani “korku ölümü değil yaşamı engeller.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Taammüden Satanizm

   Şeytanın varlığı yanılgıyla başladı. Şeytanlığı da yanılgısında ısrar etmesindedir. Bilerek taammüden ve bilinçli bir şekilde hatada ısra...