30 Haziran 2016 Perşembe

DİNDARLIKTAN DİNİDARLIĞA Mustafa Çevik, Milat Gazetesi, 31.05.2016

DİNDARLIKTAN DİNİDARLIĞA

Mustafa Çevik 31.05.2016


Kimdir dini daraltanlar?
Dine karşı olanlar da dine sahip çıkan da dini daraltabiliyor. Sevmek insanı kör eder bazen. Önünüzü göremezsiniz.
Gördüğünüzün farkına varmazsınız. O yüzden “aşkın gözü kördür” derler.
Tabi sadece aşk değil nefret de körleştirir. Nefretten ve öfkeden “gözü kararır” insanın bazen.
Bu da nefretin körlüğüdür.
Her iki durumun ortak özelliği aklın duyguların kontrolüne girmesidir.
**
Dine karşı duygunuz veya niyetinizin iyi olması sizin doğru yapmanız veya inanmanız için yeterli değildir. Batıl ve yanlış düşünce içinde olanlar bazen samimi niyetle yanlışın içinde yaşamlarını tüketmişlerdir.
Ne tür durumlarda dindarlık dini darlığa dönüşür?
Cahillik başlıca nedendir. İlk duyduğu şeyi tek doğru sanmak en büyük cahiliye tutumudur.
Doğduğu çevrede edindiği şeyi tek doğru sayıp gerisini duymaya tenezzül etmemek dini darlık içine sokar kişiyi.
Bu bir “taklidi inanç”tır. Taklidi iman çocuklar için mazur ve makul kabul edilmiştir.
Çocukluk seviyesindeki inancıyla bir çok bilge insanı sorgulamaya kalkarsınız eğer tafsili inancınız yoksa.
Tafsili iman nedir? Gerekçelendirilmiş iman veya bilincinde olunan iman diye yorumlamak mümkündür.
**
Eğer ilk duyduğunuz veya öğrendiğiniz şeyi tek hakikat kabul ederseniz Allah'ın dinini bir cemaatin içine hapsedersiniz büyük olasılıkla.
Hasbel kader içinde bulunduğunuz tarikat, cemaat, cemiyet, mezhep veya siyasal yapı sizin bakış açınızı belirleyen tek pencere ise dinin evrensel mesajlarını kendi lokal, yerel ve kısır anlayışınız içinden yorumlarsınız.
Bu dini daraltmaktır. Dindarlık değil dini darlıktır işte.
**
Dini mezhep içine sığdıran mezhepçilerin tarih boyunca kardeş kanının dökülmesine nasıl sebep olduğunu gördük.
Çoğunlukla iyi niyetli dindarlık şeklinde ortaya çıkan bu anlayış önce farklı mezhep ve meşrepte olanları ötekileştirmeyle başlar. Sonra bütün insanlığı “öteki” statüsüne sokma ile sonuçlanır.
İnsanların “tanışması için farklı kabileler halinde yaratıldığını” unutur Allah'ın yaratılış amacına aykırı işleri “Allah rızası için” yaptığınızı sanmaya başlarsınız.
Böylece kendi kararınızı ve hükmünüzü Allah'ın hükmünün önüne koymuş olursunuz.
Bu seküler bir çıkış noktası değil tamamen dini bir çıkış noktasıdır aslında. Ancak varılan yer itibariyle  insanın kendini, ailesini, devletini veya çağının kabullerini “tanrılaştırması” gibi yeni bir meydan okuma şeklidir.
Dinin evrensel değerlerini anlamak yerine kendi lokal değerleri içini hapsetme girişimidir bu.
Dine uymak yerine dini yönetme girişimidir bu. Dinden beslemek yerine dini kullanmak ve suiistimaldir.
**
Din böyle yorumlanınca aslında dinlerin mesajı bütün insanlığa huzur verecek potansiyele rağmen aynı dinin içindeki toplumlara bile huzur yerine savaş ve çatışma nedeni olur.
Bu gün Müslüman gruplar, cemaat ve cemiyetlerin hangisi bir diğerine tam güven veriyor?
Bu soruya ne yazık ki “Müslümanlar bütün insanlara huzur ve güven verir” diye yanıt veremiyoruz.
Bırakın onu Müslüman cemaat veya örgütler diğer “mümin kardeşlerine” huzur verir de diyemiyoruz.
Hangi örgütlü dini yapının eline bir devlet gücü veya imkanı geçerse bakıyorsunuz ki kendi menfaati için kullanıyor.
Allah'ın adalet ismini ve emrini hatırlatınca da çok işe yaramıyor ne yazık ki.
Bu ayıp Müslümanlara yeterlidir.
**
Bir de sekülerlerin, laiklerin ve din karşıtlarının “dinidarlığı” vardır.
Onların da tersine işleyen bir anlayışı var. Onlara göre din kamusal alana veya değerler alanına taşmadan sadece dar bir alanda yaşamalıdır.
“Din fantezi durumunda kalmalıdır” şeklindeki bu anlayış dinin anlamının ve etkisinin daraltılması amacı taşıyan siyasal ve art niyetli bir anlayıştır.
Bu da din karşıtlarının “dinidarlığıdır.”
**
Radikallerin “ahkama,” hukuk ve yönetim kurallarına dini sığdırması da ayrı bir “dinidarlıktır.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Taammüden Satanizm

   Şeytanın varlığı yanılgıyla başladı. Şeytanlığı da yanılgısında ısrar etmesindedir. Bilerek taammüden ve bilinçli bir şekilde hatada ısra...