30 Temmuz 2017 Pazar

DİN ADAMLARINA VE İLAHİYATÇILARA ASIL SORULMASI GEREKEN SORULAR

Mustafa Çevik

DİN ADAMLARINA VE İLAHİYATÇILARA ASIL SORULMASI GEREKEN SORULAR

Mustafa Çevik
Yüzyıllardır din adamlarına sorulan sorular değişmedi. Şunu yapsak abdest bozulur mu bunu yesek oruç bozulur mu? Bu kadar basit sıradan bilgiler neden hala her fırsatta her din adamına ve her din adamı olduğu sanılan sakallı cübbeli sözde din adamlarına sorulur hiç düşündünüz mü?
Aslında cevabı çok basit. Çocuklar için yazılmış başlangıç ilhimalllerinde bile bulunması mümkün olan bu sıradan bilgilerin hala her vatandaşın her sene aklına takılıyor olmasının temelinde kitabi bilgiye ve kitabi yaşantıya ilgisiz olmamızdan kaynaklanıyor.
Bu halk okumayı değil dinlemeyi sever. Yazmayı değil konuşmayı sever. Hangi üniversiteye giderseniz hocaların çok büyük bilimsel sorunları kısa söyleşilerde masaya yatırdıklarını görürsünüz. Sözlü kültürde “mangalda kül bırakmayan” anlayışımız yazılı kültüre gelince ketumlaşıp birer “suskun”a dönüşüyor.
Dini ve felsefi düşüncede sorulan sorular, soruların sorulduğu toplumun derinliğini de yansıtır elbet. Bir toplumda hangi sorular soruluyor ise hangi konular konuşuluyor ise o toplumun medeniyet, bilgi ve görgü düzeyi de odur.
Sahip olunan din, felsefi düşünce ve bilimsel gelenek ne olursa olsun toplumun o dini veya felsefi düşünceyi algıladığı düzey önemlidir.
Toplumumuzda dinin derinlikli, hikmet içeren, insanı pişiren yakıcı soruları yerine palyatif, yüzeysel, başlangıç düzeyindeki soruların yüzyıllardır halk arasında sorulan tek soru tarzı olması dinin algılama düzeyinin kitabi kültüre uzaklığı ile izah edilebilir.
Onunu için din adamlarına ve ilahiyatçılara abdesti veya orucu bozan şeyler yerine asıl sorulması gerekenleri soralım diyorum.
Rastladığımız her yerde soralım. TV programlarında, konferanslarda söyleşilerde hatta vaaz kürsülerinde el kaldırıp soralım. Şaşırsın din adamları. Cami vaazlarının ve konferansların monolog olmak zorunda olmadığını anlasın. Kürsüde “ne anlatırsam gider” konforunun bir tür “israf” olduğunu anlasın.
Ne tür sorular soralım ki hocalar ve ilahiyatçılar konuşmaya başlarken daha dikkatli ve daha hazırlıklı olsunlar. Soruları sırayla soralım ama istediği sorudan başlamalarına izin verelim:
-Allah'ı inkar edenlere ateist deniliyor, Allah'ı kabul edip onu hayatına sokmayana da pratik ateist diyebilir miyiz?
-Çocuklukta anne babasını taklit edip inanan kişi büyüdüğü halde çocukluktaki gibi taklit etmesi onun imanına zarar verir mi?
-Mezhepleri bir kolaylaştırma ve ruhsat alanı saymak yerine mezhebi dinin önüne koyanları, mezhepçilik yapanları dine bid'at sokan kişiler olarak kabul edebilir miyiz?
-Sömürgecilere manevi sömürü alanı açan batılılaşmaya methiye dizmek caiz midir?
-Tasavvufu manevi iç yolculuktan çıkarıp siyasi ve ekonomik örgütlere dönüştürenlerin dindeki yeri ve hükmü nedir?
-Tasavvuf, mana, hikmet, irfan, gelenek, mezhep gibi kavramları yok sayıp dini sadece bir felsefi ideolojiden ibaret sanan mealcilerin hükmünü de söyleyin hocam.
-Haksızlık sadece kendisine yapıldığında bağıran bir mü'minin hükmü nedir hocam?
-Temel hak ve hukuka aykırı yasa çıkarmak veya o yasaları uygulamak, o yasalara sessiz kalmak dinen caiz midir?
-Eğitimde planlama yaparken sadece ekonomiyi ve rekabeti önceleyen ahlakı, erdemi ve değeri hiçe sayan anlayışın İslam'daki yeri nedir hocam?
-Kur'an ayetlerini işine gelince kabul edip işine gelmeyince de “tarihsel” deyip rafa aldırmak caiz midir hocam?
-Hem Buhari en güvenilir hadisçidir deyip hem de Buhari'nin hadis kabul etmediği sözü hadis diye anlatmak akla ve dine uygun mudur?
-Yanlış iskan, imar ve istihdam politikaları nedeniyle şehirleri yaşanmaz kılmak, yeşil alana, tarihi dokuya, kültüre ve kentin maneviyatına zarar vermek caiz midir?
-Kendi bilim ve medeniyet anlayışına sahip olmadan anglo-amerika merkezli sosyal bilim yöntemleriyle kendi kültürünü yorumlamaya çalışmak caiz midir?
-İslam dininin kapitalizme, liberalizme, özgürlüğe, kültürel ve biyolojik ırkçılık konusuna bakışı nasıldır?
-İslam'da serbest piyasa ekonomisi caiz midir?  Yani mesela insanlar ürettiği ve sattığı mala talep var diye istediği fiyatı koyabilir mi? Veya AVM'lerin küçük esnafı yutup ocaklarını söndürmesine sessiz kalmak caiz midir?
-Soru çalarak veya kumpaslarla işe girmiş kişilerin maaşı helal mi?
-Ölenin, öldürülenin, yaralananın, mağdurun ve muzlumun memleketine, hangi ülkenin vatandaşı olduğuna, inancına ve cinsiyetine bağlı olarak farklı tepkiler geliştirmek ve ayrımcılık yapmak dinde caiz midir?
-Müslüman ülkelerin kültür, eğitim ve sanat gibi alanlarını bırakıp sadece ekonomi üzerinden ilişki kurmaları caiz midir?
-Bu gün Müslüman ülkelerin zihinsel ve endüstriyel üretim yapamamalarının nedeni nedir sizce?
-Gelir dağılımında dengesizlik dinde caiz midir?
-TV'lerde Hak ve Hak'ikat odaklı söyleşi yerine coşku ve fon müziği odaklı söyleşi yapmak caiz midir?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Taammüden Satanizm

   Şeytanın varlığı yanılgıyla başladı. Şeytanlığı da yanılgısında ısrar etmesindedir. Bilerek taammüden ve bilinçli bir şekilde hatada ısra...