5 Temmuz 2016 Salı

Rusya ve İsrail Açılımında Basın Ne İstiyor? Milat Gazetesi, Mustafa Çevik

Mustafa Çevik
05.07.2016

Medya ne istiyor?

Diyelim ki, Türkiye baştan beri hem İsrail'le hem de Rusya ile hata yaptı.
Madem öyle hatadan dönünce neden sevinmek yerine “siz bunu hayatta başaramazsınız” naraları atıyorsunuz?
Diyelim ki Rusya'nın uçağını düşürmek hataydı. Neden bu hatanın sebep olduğu diplomatik ve ticari krizi giderme ve tamir etme girişimini küçümseme zavallılığına gidiliyor?
Ne yani hava sahasını ihlal eden yabancı bir ülkenin uçağını düşürmeseydi sizler “iyi yaptı ne olacak ki bir savaş uçağı topraklarımıza girmiş de ne olmuş yani” mi diyecektiniz?
Tabi ki hayır. O zaman hükumeti “hainlikle” ve ülkeyi yönetememekle suçlardınız bunu bilmeyen yok.
Diyelim ki uçağı düşürmesi bir hataydı madem öyle neden İngiltere, ABD ve NATO Türkiye'yi haklı buldu.
Siz de “Ne işimiz var Rusya ile dalaşmaya” demek yerine en azından İngiltere kadar Hükumete hak verseydiniz keşke.
**
Hala tutmuş sıfır sorun söylemini eleştiriyorsunuz.
Sanki Suriye savaşı, DAEŞ ve Kürt Sorunun sebebi Erdoğan'mış gibi.
Suriye ile savaş öncesinde iyi komşuluk ilişkilerinin olması mı savaş nedeniydi?
Libya ve Mısır'da başlayan Arap Baharı'nın Suriye'ye sıçraması mı Erdoğan'ın suçuydu?
Suriye'de savaş başladıktan sonra Suriye'ye orduyu sokmamak mı suç? Eğer ordusu girseydi “biz neden oradayız?” diyeceğinizi bilmiyor muyuz?
Yanı başındaki bir ülkede başlayan bir iç savaşta tavır ne olmalıdır sahi?
Fırsat bu deyip işgal etmek mi? Bunu mu istiyordunuz? Buna hangi akli veya ahlaki gerekçe ile evet denilebilir?
Savaşın dışında kalmak, yani cihanda barışı korumak, ülkesini savaşa sokmadan yanı başınızdaki iç savaştan minimum düzeyde zararla kurtulmak en akıllıca politika değil mi?
Diyeceksiniz ki “az mı zarar gördük, bunca göçmen, bunca DAEŞ bombaları az mıdır?”
İyi de DAEŞ her yerde bomba patlatıyor. Sadece Türkiye mi? ABD, AB ülkeleri ve Uzakdoğu Müslüman ülkelerde de patlamadı mı?

Suriyeli göçmenlere gelince, bir aşiret reisine bile biri sığındığında onu “namusu” bilir ve korur. Ama siz bunu Türkiye Cumhuriyeti'ne bile çok görüyorsunuz anlaşılan. “Bize ne nereye giderlerse gitsinler” diyecek kadar ırkçı ve yabancı düşmanlığı yapan sizler başka zamanlarda “hümanist” söylemde bulunursunuz pek ala.
**
Gelelim İsrail ile başlatılan yeni sürece.
İster “one minute”tan çark etti deyin, isterseniz enerji anlaşmaları nedeniyle Filistinlileri sattı deyin. Ne derseniz deyin. Ama başta Filistinliler olmak üzere kime istiyorsanız sorun. Hatta kendinize sorun. Müslüman ülkeler veya liderler arasında “Filistin Davasına” en çok sahip çıkan kimdir deyin.
Bakalım ne yanıt alacaksınız.
Durum böyle iken. Mavi Marmara olayında sesini yükseltip İsrail'e sert tavır koyan Erdoğan'ı fevri davranmakla ve “otoriteden izin almamakla” suçlayan sizler, diyelim ki o hataydı ve şu an düzeltilmeye çalışılıyor. Şimdi neye bağırıyorsunuz?
Eğer dün olan yanlış ise bu gün yapılanın doğru olması gerekmez mi?
Dün “one minute” yanlış idiyse bu gün İsrail ile anlaşma yapmak doğru olması gerekmez miydi?
Ama anlaşmada taviz verilmiştir diyorsunuz değil mi? Hangi anlaşma tek tarafın bütün isteğine göre yapılmıştır tarihte. Adı 
üzerinde anlaşma bu. Teslim alma değil. Türkiye'nin Gazze'yi yönettiğini sananlar bütün maddeler neden bizim istediğimiz gibi değil diye düşünebilirler.
Özetle şunu söyleyebiliriz sanırım. Hükumet ne yaparsa yanlış ne yapmazsa doğru diye düşünen bir medyanın ne beklediği belli. Onların sorun doğru yanlış değil. Eski düzenlerini ve imtiyazlarını geri istiyorlar. Esas sorun budur.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Taammüden Satanizm

   Şeytanın varlığı yanılgıyla başladı. Şeytanlığı da yanılgısında ısrar etmesindedir. Bilerek taammüden ve bilinçli bir şekilde hatada ısra...