HABER HATTI
Mustafa Çevik
HASTA TOPLUM VE MAHALLE PUTLARI
Trafikte seyrederken hata yapan birine bir korna çalsanız ve yüzüne baksanız “ne var kardeşim” deyip aşağı inebilir ve birbirinize hayati zarar verebilirsiniz.
Her zaman derim, şu toplumda yanlış veya haksız yere korna çaldığınız için sizi yaralayabilecek veya öldürebilecek binlerce insan var.
Kimse burnundan kıl aldırmaz. Herkes öyle kendinden emin ve özgüven sahibi ki yere burnu düşse almaya tenezzül etmeyecek durumdayız sözde.
Aslında bu göstermelik özgüven gerçekçi değil, sahtedir, yapmacıktır.
Çoğumuz dışarı çıkarken kaşımızın bir tüyünün yamuk durduğunu bilsek aynanın karşısına geçer ve düzeltmeden çıkamayacak kadar özgüven eksikliği yaşıyoruz.
Her birimiz “acaba yaşadığım hayat doğru mu?” sorusunu sorup hayatı hata yapmaktan korkmak yerine “sonra ne derler hakkımda” diyerek olmadık maymunluklar yaparız hayatımız boyunca.
Üstelik bu kendi kendimize dayattığımız davranışın ne estetiğine, ne ahlakiliğine ne de doğru olduğuna hiç de inanmayız.
Buna rağmen çevremizin dayattığı hayatı en mükemmel hayat olduğuna kesin inanmış gibi yaşarız ömür boyu.
**
Buna aslında her ne kadar “mahalle baskısı” dense de ben bunun bir “mahalle putu” olduğuna inanıyorum.
Cahiliye adetidir mahalle baskısını yaşam tarzına dönüştürmek. Cahiliyedöneminin “kızlarını diri diri gömen” anlayışı da mahalle baskısıyladır biliyorsunuz.
“Kızımız ileride bir namus” sorunu yaşarsa elalemin yüzüne nasıl bakarız şeklindeki putuydu aslında.
Aslında peygamberin getirdiği yeni dine, yeni ahlaka, yeni düzene de karşı çıkış gerekçesi buydu.
Yani Cahiliye toplumunun yeni dini reddetme gerekçesi de keza (aynı şekilde) bir “mahalle putu” idi.
Hatırlayın en temel gerekçeleri neydi? Şöyle derlerdi Yüce Peygambere: “biz atalarımızdan böyle gördük, sen mi bize din öğreteceksin?”
**
Düşünelim ve aynaya bakalım. Her birimizin onlarca “mahalle putu” vardır.Tuttuğumuz siyasi partiler, ülke sınırları, ulusal, kentsel, bilimsel, felsefi, ekonomik, örfi putlar vs.
Sahip olduğumuz bu “mahalle putları” bizim gözümüzü kör, kulağımızı sağır eder. Bize hakikati hatırlatanlara kulaklarımızı tıkarız. Şimşek sesinden korkup kulaklarını tıkayanlar gibi kaçarız hakikatin ışığından.
Biz uyarsalar da uyarmasalar da bizim için birdir, inanmayız. Kendi imalatımız olan putlarımız vardır her birimizin. Onları kutsarız, uğurlarında ölüme gideriz. Ama zamanı gelince de onları tüketiriz, oturup yeriz.
Seküler dünyanın dinidir “mahalle putları.” Bu modernizmin iddia ettiği gibi “toplumu dinden bilime devşirmesi” değil, semavi dinin yerine seküler dinin inşasıdır. Dine karşı din dayatmasıdır. Bu “sözde dinler” dünyayı kan gölüne çevirmiş durumdadır şu an.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder