27 Mart 2016 Pazar

BİR EĞİTİM FELSEFEMİZ VAR: “KAÇ NET YAPTIN?” Yeni Söz Gazetesi, 27 Mart 2016 Pazar

Mustafa Çevik

BİR EĞİTİM FELSEFEMİZ VAR: “KAÇ NET YAPTIN?”



Mustafa Çevik
İnsanı eğitmek ifadesinin kendisi bile bana hep itici gelmiştir. Yani eğitimde eğiten ile eğitilen arasında bir “su-i istimal” (kötü kullanım) değilse de bir “istimal” (kullanma) amacı hep varmış gibi geliyor insana.
Mesela bir köpeği “uyuşturucunun yerini bulsun” diye eğitirken köpeği bir işte “kullanmak” söz konusudur. Bir at “terbiyecisi”, kieğitimci demektir, atı “kullanılabilir” yani binilebilir hale getirmek için eğitir. Vs.
**
Peki insan eğitmek için durum aynı mı? En azından öyle olmamalı demek zorundayım.
Çünkü hiçbir insan bir başka kişinin veya zümrenin kullanımı için bu dünyaya gönderilmiş değildir. “Gönderilme” diyorum çünkü eğer bir Yaratıcıya inanıyorsanız insan bu dünyaya gönderilmiştir.
Evrilerek çoğalmış diye kabul etmemeniz gerekir.
Eğer gönderilmiş ise gönderenin bir amacı olmalı. Bize düşen bu amaca uygun insan yetiştirmektir. Yani dünyada oluşumuzun amacına uygun yaşaması için ortam hazırlamak zorundayız eğer yetkili konumdaysak.
Bu bizim vicdani ve ontolojik (var olma) borcumuzdur.  Yok eğer insan bu dünyada tesadüfen var olan hücrelerin adaptasyonu sonucunda kendini geliştiren bir canlıdan öte bir şey değil diyorsanız o zaman kabul ederim insanı “kullanmak” üzere eğitip organize etmenizi.
**
Yeryüzündeki ülkeleri yüzdeye vurursanız yönetim sistemleri bakımından çok az bir yüzdesi insanın evrimin bir ürünü olduğu “inancına” (teori demiyorum) sahiptir.
Ona rağmen neredeyse bütün ülkeler insanı “eğitmek” için seferber olur.
Ne için eğitilir insan? İki kutsal amaç: “Sanayi ve bürokrasi”ye hizmet için.
Buna göre en iyi bireyin en iyi eğitilmiş olanı sanayiye faydalı olan veya büro-krasiye itaati benimsemiş olandır.
**
Devletler insandan vatandaş devşirmeyi eğitimin en “yüce” hedefi sayarlar. Bu modern dönemin hastalığıdır.
Eğitimli insan “cahillikten kurtarılmış” insandır buna göre.
Ama aslında insan “kullanılmak” üzere gönderilmekten daha yüce bir amaç için buradadır, bunu biliyoruz.
Eğitim ile insan “kişi” olmaktan çıkarılıyor (zati olmaktan çıkarılıyor). Varoluş amacına yabancılaştırılmış oluyor.
İnsan araçsallaştırılmış oluyor.
**
Böyle olunca da haliyle eğitimde tek amaç “kaç net yaptın?” olacaktır. Velilerin, öğretmenlerin, okul yönetimin, MEB yönetiminin ve devletin sorduğu tek sorudur bu.
Eğer bir öğrencinin “net sayısı” fazla ise, “yüzdelik dilimi” fazla ise bunun nasıl bir öğrenci olduğu önemli değil.
Kimse okula gidip “benim çocuğum yalan söyler mi?” “benim çocuğum sorunlarını kavga ile mi konuşarak mı halleder?” “benim çocuğum bencil mi arkadaşını da düşünür mü?” gibi soruları sormaz.
**
Hal böyle ikin biri de çıkıp, “bu kadar ÖSYM sınavlarında derece yapan çocuk var, ne üretti?” “Bu kadar zeki insana ne iş yaptırılıyor şu an?” diye soruyor mu?
Ya bu kadar zeki ve kapasiteli insan özel bir amaç için doğmuşsa ve onları yanlış “kullanıyorsak?” Hiç düşündük mü?
En dindarından en sekülerine hepimiz çocuğumuza “kaç net yaptın?” diye sorarız ama yaşlanınca, yani para ve güç onların eline geçince onlardan net sayısı değilmerhamet bekliyoruz.
İyi de merhamet eğitimi verdik mi ki bekliyoruz? Nasıl iyi esnaf olunur öğrettik mi? Nasıl iyi yönetici, öğretmen, iyi insan olunur öğrettik mi?
Ama adım atsak “iyi insan” istemeyi biliyoruz. Dolmuşta, markette, okulda, karakolda, mahkemede, evlilikte, hasılı her yerde.
Vermediğin eğitimi ve değerleri öğrenmesini ve uygulamasını beklemek çağımızın insanının büyük çelişkisidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Taammüden Satanizm

   Şeytanın varlığı yanılgıyla başladı. Şeytanlığı da yanılgısında ısrar etmesindedir. Bilerek taammüden ve bilinçli bir şekilde hatada ısra...