15 Mart 2017 Çarşamba

İSLAM DÜŞMANLIĞI BATI'NIN RESMİ GÖRÜŞÜDÜR ARTIK! - Mustafa Çevik

İslamiyet karşıtlığı, Batı’nın resmi görüşü!

Mustafa Çevik 16.03.2017


HOLLANDA ve Almanya'nın Derdi Ne?
Bu iki ülke neden muhalefete değil de AK Parti ve Hükümet'e yakın isimlerin ülkede seçmenle buluşmasını engelledi?
Bu ülkeler Türkiye'nin iç politikalarıyla neden bu kadar ilgililer?
Elbette belli şeyler zaten var…
Yükselen bir ekonomiye sahip Türkiye istemezler.
İsrail'e “oneminute” diyen bir Türkiye istemezler.
Askeri darbe girişimine direnmiş demokrasi bilincine sahip bir Türkiye istemezler.
Yerli askeri sanayisi, hava alanları, ekonomik istikrarını sağlamış bir Türkiye istemezler. Bunlar tamam. Ama durup dururken böyle bir tutum neden gelişti? Bunun altında yükselen “İslam düşmanlığı” ve ırkçılık vardır.
Şöyle düşünelim:
Almanya ve Hollanda başta olmak üzere Türkiye'nin bakanlarının seçmenleriyle buluşmalarının engellenmesinin sebebi söylendiği gibi referandumda taraf olmak mıdır?
Görünürdeki sebep bu olabilir, evet. Ama asıl sebep daha derin ve tehlikeli.
Çünkü onlar bilir ki bakanına posta koymak iç politikada tepkiye neden olur, kendi ülkesinde seçimi kazanma yolunda malzeme olabilir. Ama bu yaşananlar, “Evet” oylarının azalmasına değil artmasına neden olacaktır.
Bu engelleme ile AB'de yaşayan Türkiye seçmenine AK Parti'li bakan ve politikacıların mesajı ulaşmadı diyebilir miyiz?
Onur kırıcı ve uluslararası diplomatik nezakete aykırı bu tutum sadece seçmenin öfkesini kazanmaya yarar. Başka bir şey değil.
O halde.
Bu haddini aşan diplomasi garabetinin amacı nedir?
Aslında Hollanda'da ırkçı parti lideri Geert Wilders'in kamuoyu araştırmalarında yüksek çıkması nedeniyle Erdoğan üzerinden İslam ve yabancı düşmanlığı yapıldı.
Ayrılıkçı partinin yükselmesinin önünü kesmek için eskiden ırkçılığın ve yabancı düşmanlığının aleyhinde propaganda yapılırdı, bugün ırkçılığın dümen suyuna gitme gereği duyuldu.
Başbakan Rutte, seçmene “Wilders'e gerek yok biz de yabancılara karşı sert politika geliştirebiliriz” mesajını vermeye çalışıyordu. Olay bundan ibaret aslında.
Artık AB ülkeleri İslam düşmanlığını ve ırkçılığı bir sosyal gerçeklik olarak kabul ediyorlar. Anti-Semitizme (Yahudi düşmanlığı) karşı var olan resmi ve toplumsal tepkiyi burada göremiyorsunuz.
Trump'ın ABD'sini de düşündüğümüzde yabancı düşmanlığı, ırkçılık ve İslam karşıtlığının Batı dünyasının resmi görüşü olduğunu söyleyebiliriz. Sadece bir avuç erdemli insan bu ırkçılıkla mücadele etmeye çalışıyor.
Yabancı Düşmanlığı Irkçılığın Uzantısı Bir Hastalıktır…
Fransa, Belçika, Almanya ve Hollanda'da tırmanan bu yabancı düşmanlığının çağımız için anlamı şudur:
Artık genel anlamda Batı'da özelde ise Avrupa'da ırkçılık; İslam düşmanlığı veya yabancı düşmanlığı iç siyasette geçer akçe durumundadır. Tabi bu, Türkiye'de ve İslam dünyasında ırkçılık ve yabancı düşmanlığı yok demek değildir. Bu bütün dünyada yükselen bir hastalıktır ne yazık ki.
Halkı mutlu etmek için politikacılar eğer ırkçı ve İslam düşmanlığı (islamofobik değil) yollara başvuruyor ise bu Avrupa kaynaklı insan hakları söyleminin sözde kaldığını veya boşa çıktığını göstermektedir. Bu Avrupa medeniyetinin Rönesans ve Aydınlanma sonrası oluşturduğu “seküler medeniyet”in iflası demektir.
Yabancı düşmanlığı yapan toplumlarda esas sorun “yabancı”nın kimliğidir. Yabancı düşmanlığı bir toplumda yerleşmiş ise bu sonu gelmez “mikro yabancı”ya kadar gider. Bu düşman ya öteki dinin mensuplarıdır ya başka ülkeden gelen göçmendir. Bazen kendi şehrine gelen gurbetçidir, bazen şehre sonradan gelen köylüdür, hatta bazen sonradan aileye katılan, kardeş, gelin vs.dir.
İslam dünyasındaki mezhepler, cemaatler ve etnik ayrımcılığın temelinde de bu hastalık vardır. Kendinden olmayanla parasını, toprağını ve hatta havayı bile paylaşmak istemez yabancı düşmanlığı hastalığına düçar olmuş kişiler.
Ötekinin varlığından rahatsız olan, kendini ötekinin yokluğu üzerinden temellendiren, bir süre sonra kendine de yabancılaşacaktır. Çünkü bu, insani değil uzlaşıya ve empatiye kapalı hayvansal bir bakış açısıdır. Bu insanın adalet duygusunu kaybettiği noktadır.
ÇEVİK, MUSTAFA. "God and Gender in Islam." Beytulhikme: An International Journal of Philosophy 3.2 (2013).

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Taammüden Satanizm

   Şeytanın varlığı yanılgıyla başladı. Şeytanlığı da yanılgısında ısrar etmesindedir. Bilerek taammüden ve bilinçli bir şekilde hatada ısra...