7 Ocak 2016 Perşembe

Siyasi İdamlara İslam Nasıl Bakar?

Siyasi İdamlara İslam Nasıl Bakar?
 08.01.2016 00:00 Milat Gazetesi


Mustafa Çevik
Milat
Siyasal idam ile kastımız şu: Devletin “siyasal yapısına kast ettiği” veya “devletin meşruiyetini tartıştığı için” öldürmeyi meşru görmek.
“Devletin kurulu düzenine” karşı geldiği için bir insanı öldürmeyi meşru/caiz görmekdini bir yaklaşım değil siyasi bir yaklaşımdır.
Ama eğer devleti yönetenler devletin varlığına kutsal bir anlam yüklemişlerse o zaman “siyasi idamlar” da dini bir anlam kazanmış olur.
Hatta sadece devlet değil, devleti yöneten şahıslar veya aileler de kutsal kabul edileceğinden onların şahsına karşı söylenen/yapılan şeyler de idam nedeni kabul edilir.
Bize göre İslam’da devlet eliyle ölüm cezası sadece katillere verilebilir. Onda da “idam” kararını mağdurun vicdanına bırakmış ve “af etmenin” erdeminden söz edilmiştir.
Bu konuda birkaç ayet var. Bir tanesi şöyle mesela:
"Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı. Hür hür ile; köle köle ile, kadın kadın ile kısâs olunur. Öldürülenin velisi tarafından, öldüren lehine bir şey affolunursa (diyet için) yapılacak uygulama örfe göre normal olmalı ve en iyi bir şekilde ona ödenmelidir. Bu size Rabbınızdan bir kolaylık ve rahmettir. Artık bu hükümden sonra kim haddi aşarsa ona acı bir azap vardır. Sizin için kısasta hayat vardır, ey tam akıllı insanlar" (el-Bakara, 2/178-179).
Kişisel olarak bir insanı kasten öldürmenin ölümle cezalandırılmasını doğru bulurum. Bu gün bir çok katil kısa bir cezadan sonra elini kolunu sallayarak gezebilmektedir. Bu da insanların “kişisel intikam” alma duygusunu besleyen durumdur.
Devletler vatandaşına “adaletin” teminatı olduğunu hissettirebilmelidir yargı yoluyla. Bu şekilde “adalet mülkün (yani devletin) temeli” olabilir.
Ama “devlete karşı geldi” gerekçesiyle idam ve ölüm cezasını uygun görmek suistimale açık bir durumdur.
Çünkü hepimiz kabul ederiz ki bu gün de geçmişte de bazı devletlerin kendileri zaten meşru değildir. Veya devletlerin kimi söylemleri ve fiilleri gayri meşrudur. Böyle durumlarda karşı gelmek suç değil bir erdem sayılır.
Bu gün bırakın devletleri kendisi için bir grup, örgüt vs. kuranlar da başındaki kişiye ve yönetime karşı gelmeyi “idam” veya “infaz” için yeterli sayabilmektedir.
İslam dininin insan hayatına dair en kapsamlı yaklaşımını bize göre Maide Suresinin 32. ayeti açıklar.
Kasten bir insanı öldüren bütün insanlığı öldürmüştür. Bir insanı dirilten bütün nişanlığı diriltmiştir.
Bu gün Müslüman ülkelerin çoğunda idam vardır ve bu idamların çoğu siyasal idamlardır. Başta İran, S. Arabistan ve Mısır olmak üzere.
Devletler şahıslara karşı işlenen suçları affediyor ama “kendisine” karşı işlenen suçları affetmiyorlar/. Oysa kutsal olan insan hayatıdır. Devletin ilkeleri değil. Devletler insan için amaçtır, insan devlet için amaç değildir.
 Milat Gazetesi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Taammüden Satanizm

   Şeytanın varlığı yanılgıyla başladı. Şeytanlığı da yanılgısında ısrar etmesindedir. Bilerek taammüden ve bilinçli bir şekilde hatada ısra...