TÜRKİYE’DE BİR FELSEFE ÜNİVERSİTESİ KURULMALIDIR
Geçenlerde Cumhurbaşkanı
Sayın R. Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri
Töreni'nde yaptığı konuşmada, "YÖK
Başkanımız hazırlıkları yapsın" diyerek müzik üniversitesi kurulacağını
söyledi.
Üniversite de orta öğretim de branşlaşma, mesleki alanda
uzmanlaşma esasına göre yapılandırılması gerekir. Çünkü bütün liseleri ve bütün
üniversiteleri ve üniversitelerin akademik birimlerini tek bir standart şekilde
yapılandırmak totaliter ve son derece modernist bir yaklaşımdır.
Onun için üniversiteler branşlaşmaya gitmelidir. Akademik
özgürlük ve özerklik de bunu gerektirir.
Bu bakımdan Müzik Üniversitesi düşüncesinin akademik camia
tarafından desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum.
**
Ancak kanaatimce Müzik
Üniversitesi’nden daha önemli olan bir Felsefe
Üniversitesi’nin açılması gerektir. Her ne kadar Türkiye’de felsefenin
imajı ile ilgili yanlış algılamalar var ise de bunun bir yanlış anlaşılma
olduğu bilinen bir şeydir. Bu konudaki geniş malumat bizim “Felsefe Bayiliği” kitabımızda
okunabilir.
F. Bacon’a mal
edilen bir söz vardır: ''Az felsefe dinsiz, derin felsefe dine götürür,” der.
Felsefenin dinden uzaklaştırdığını veya din ile çatışmak zorunda olduğunu
sananların, özellikle de Türkiye’de, çoğunlukla felsefeye dair bilgi
eksikliğine sahip olduklarını belirtelim.
**
Felsefe Kalkınma ve Medeniyet
için Kurucu Güç Olmuştur Tarihte
Felsefenin okutulduğu veya yaşandığı toplumlarda ve
kültürlerde eleştirel düşünce gelişir. Bu kesin bir durumdur. Bu kesin durumla
birlikte sosyal ve doğal bilimlerde gelişme kaçınılmadır.
Bilimin gelişim seyri bunu kuşkuya mahal vermeyecek
kesinlikte kanıtlamaktadır. Öyle ki bunun için özel bir araştırmaya gerek bile
yok.
Şöyle bakalım: Sümer-Babil
medeniyetin yaşandığı yerde felsefi düşünce gelişmiş bilim de gelişmiştir.
Orada bitince Mısır’da aynı şekilde
felsefi düşünce gelişiyor bilim de gelişiyor. Bitince ikisi de bitmiş oluyor.
Mısır’dan Yunanlılara geçiyor. Orada da felsefi
düşünce gelişiyor, bilim de gelişiyor. Oradan İslam dünyasına geçiyor
felsefi düşünce gelişiyor bilim de gelişiyor. Öyle ki bu gün İslam dünyasından
ismi sayılacak din alimleri ve deneysel bilim insanlarının tamamı neredeyse 13.
Yüzyıl ve öncesine ait isimlerdir. İslami
bilimlerin tamamı usul ve içerik olarak o dönemde gelişmiştir. Bu
günkü İslam dünyası o bilimleri geliştirmeyi bırakın anlamakta zorlanıyorlar.
İslam dünyasında felsefe kesintiye uğrayınca Avrupa’ya
geçmiştir. Felsefenin Avrupa’ya geçmesinden yaklaşık yüz yıl sonra bilim,
sanayi, düşünce zirve olmuştur. Bu gün de ABD en iyi felsefe eğitimi verilen
ülkedir ve bilim ve sanayinin anayurdu konumundadır. Bunlar tesadüf olamaz
elbette.
Allah aklı insana kullansın diye vermiştir. Ancak aklı
kullanmanın da yöntemi vardır. Bunun adı felsefedir. Felsefe hakikat peşine
düşmektir, hakikati önemsemektir. Hakikat sevgisidir (philo-sophia).
Felsefe Üniversitesi
Neye Yarayacak?
Bilindiği gibi her türlü doktora eğitiminin isimlendirmesi PhD şeklindedir. “Philosophy Doctorate/Philosophical Degree” ifadesinin açılımı olan PhD ile kast edilen hangi alanda
Doktora unvanı almak o alanın temel paradigmasını
masaya yatırma cesaretine ve yeterliğine sahip olmak anlamına gelmektedir. Yani
örneğin kimya alanında doktora aldıysanız kimya alanının temel kabullerini
tartışma cesareti ve felsefi düzeyini kendinizde bulmanız gerekiyor. Bilim
insanı olmak budur.
Bu şekilde felsefe üniversitesi her alana lisans ve lisans
üstü düzeyde eleştirel bakış açış ve cesareti kazandıracak akademik destek vermek
üzere yapılandırılması gerekir. Felsefe bölümleri şeklinde değil her bölümün
ilk iki yılında felsefi ve eleştirel düşünme yeteneğine dair dersler olmalı ve
felsefe üniversitesinde yetişen akademisyenler bu dersleri vermelidir.
Felsefe bu şekilde ancak işlevsel kılınabilir. Ancak bu
şekilde tarihsel seyrinde söz ettiğimiz gibi bilim ve medeniyetin kuruluşuna
hizmet edebilir.
Bu üniversite bütün İslam dünyasına bu minval üzere eğitim
ve bilim hizmeti vermek üzere yapılandırılmalıdır. Böylece hem İslam dünyasındaki halklar kültürel
olarak yaklaşmak imkanı elde etmiş olur. Hem de Türkiye’den İslam dünyasına yayılmak üzere bir felsefi bilimsel
anlayışın tohumları atılmış olur.
**
Liselerde Felsefe
Dört Saat Oluyor
Geçtiğimiz yıllarda felsefe bölümleri ve felsefenin ilahiyat
fakültelerindeki durumu çokça tartışma konusu edildi. YÖK ve MEB’e yönelik
felsefe eğitimi üzerinden çokça eleştiri yapıldı.
Geçtiğimiz ay ders kitaplarının içeriklerine dair bir
çalıştayda MEB ve Talim Terbiye Kurulu
yöneticileriyle felsefenin insanlık ve Müslümanlık tarihindeki önemine dair
sohbet etme imkanımız oldu. Gerek talim terbiye kurulunun değerli başkanı Alpaslan Durmuş beyin gerekse MEB
yöneticilerinin bu konudaki samimi duyarlılıklarına şahsen tanık olduk.
Bu konuda yaptığımız düşünce alışverişinin sonuç verdiğini
ve felsefe dersinin liselerde iki saat artırılarak dört saat zorunlu felsefe
eğitiminin kabul edildiğini duydum.
Hem çocuklarımızın felsefe eğitimiyle tanışmaları, hem de
eleştirel düşünce zemininde bir felsefe eğitiminin kurgulanmış olması ve bunda
emeğimizin olması nedeniyle mutlu olduğumu belirtmek isterim.
Bu konudaki duyarlılıkları nedeniyle MEB ve TTKB’nın
yönetimine şahsım adanı teşekkür etmek isterim. İnşallah hayırlı olur
memleketimizin çocukları için.
@drmcevik